Onlarda hiç yardımcı olmadılar, hiç anlamadılar, destek olmalarını beklediğinde hep engel oldular sana değil mi? Belki de çok fazla içli dışlı oldun gereksiz insanlarla ve herkesi tatmin etmeye çalışırken zaman kaybedip, yordun kendini ? Belki sen çok güvendin, onlar hiç güvenmedi ve gülümsediler yüzüne. Sen de gülümsedin , senin hakkında ne düşündüklerini bildiğin halde. Belki de sen çok sevdin ama o senin kadar sevmedi. Belki de hiç sevmemişti ve sen bunu bilerek gittin peşinden. Belki de hata sendeydi; aslında sadece dekordular senin hayatında ama onları sen "oyuncu" yaptın, ellerine "silah" verdin, rollerine de "katil" dedin. Daha ne yapacaklardı arkadaş? kimisi alçaktı; sözleriyle sırtından vurdu uzaktan, kimisi korkaktı, çıkamadı karşına, yalanları ile yavaş yavaş zehirledi çevreni , kimisi sorumluluk dedi sıktı boğazını... en büyük darbe, en yakından gelendi, elinde bir bıçak vardı, -adı "aşk" olan ve gül şeklinde- gözün kördü görmemiştin. Saplarken de fark etmedin çünkü uyuşmuştu tüm bedenin, o masum gülümsemesiyle , kalbini sarıp sarmalamıştı dikenli sapı ama önemsemedin çünkü sana göre mutluluğun coşkusundandı; göğsünün sıkışması. Ve haber vermeden giderken, hızla çekti dikenleri ruhuna işlemiş zarif kabzayı , deşti göğsünü, parçaladı kalbini, yerinde bir boşluk kaldı. O kadar acıdı ki için, boğazın düğümlendi sesin bile çıkmadı. Öyle değil mi arkadaş?
Aslında, Kimse engel değildi, olamazda sen onlara izin vermediğin sürece. Yaşamını kimse çalamaz senden. Eğer ki değer veriyorsa sana, yanındadır zaten. Bahaneler çıkıyorsa karşına her aradığın da bırak gitsin, izin verme seninle oynamasına, seni yormasına. Bazılarını bırakmalısın ya da kazıyıp atmalısın ki yeni kişiler dokunabilsin sana. "Yeniler daha iyi mi olacak?" diye endişeleniyorsan eğer; "şu an seni öldürenlerden ne kadar kötü olabilirler?" diye sor kendine. Gene oyuncu olsun istediklerin hayatında ama o silahı verme ellerine ya da hatırla kimlere verdiğini. Sonra şaşırma sen de kudretli Sezar gibi.
Hedefine yaklaşamamaktan üzülüyorsan, geriye bak acaba gerçekten yola çıkmış ve ilk adımı atabilmiş misin yoksa hala ayaklanıp sana gelmesini mi bekliyorsun ufuktaki hayallerinin? Zamanın yoktu değil mi o ilk adımı atmaya, sende haklısın onlarca hayali olanın onlarca ilk adım atması gerekiyor. Seç birini artık, ve başla yürümeye. Sonuna varabilirsen "bunu başardım en azından", yarım kalırsa da elimden geleni yaptım nasıla olsa" dersin.Uçuşan giden ümitlerinin ardından ağlayacak vakit bulabiliyorsun da yol hazırlıklarına başlayacak zamanın mı yok? Hatta boş ver hazırlıkları, derin bir nefes al ve koşmaya başla zaten az zamanın kalmamış mıydı. Unutma "az" zamanın kalmış olabilir ama sadece ölülerin "hiç" zamanı kalmamıştır hayallerini gerçekleştirmek için ve "sonsuzları" vardır pişmanlık duyacakları. Ölünce çok vaktin olacakken niye şimdi üzülüyorsun arkadaş?
Hey! Sen, arkadaş ne oldu, sesin soluğun çıkmıyor. Kalk şimdi ayağa ve yaklaş bana, aynaya doğru ve gözlerimin içine bak. yorgunluğun, zamansızlığın, hüsranın, başarısızlığın nedeni en büyük düşmanını gör ve her an onunla birlikte ol, tanı onu. Ne demişler; dostuna yakın, düşmanına daha da yakın olmalısın.......
Ya! Bir de git yüzünü yıka kendine gel. Böyle çok aptal görünüyoruz.