18 Mart 2012 Pazar

UykU


hiçbir şey düşünmemek için uyumak en iyi çözüm olabilir ama uykuya ulaşmak için uyku öncesi kendinle baş başa kaldığın anda kurtulmak istediğin her şeyin saldırısına uğramaya kaç kez katlanabilir insan. belki bir kere katlanabilirim eğer sonrasında sonsuz uyku beni kucaklayıp avutacaksa neden olmasın ?

Ve sabahın 6 'ın da uyanmış, yatakta debelenirken, akşamdan kalma bunaltının güneşin ilk ışıkları ile ortaya çıkması ve hiç bir şeyin sonsuza dek sürmeyeceğinin tekrardan suratına çarpılmasının dayanılmaz hafifliği........

 Gece  her şeyi boş verip, bırakmıştım kendimi uykunun kollarına.  O da acımıştı herhalde beni hiç yormadan,  düşüncelere dalmama müsaade etmeden,  kabul etti yanına.  Keşke güneşin ilk fısıltıları duyulduğunda, çabucak benden  sıkılıp, eteklerinden silkip, eksikliklerimle beni boğmaya çalışan çarşaf ve battaniyenin içine atmasaydı; belki bu gün daha farklı biri  olurdum. Uzun zamandır yatağın cehennem tarafından başlamamıştım güne. O yaşayıp, yaşamadığı belli olmayan; havanın sıcak ya da soğuk  olduğunu hissetmeyen; hiç kimsesiz ama herkesin dostu adam gene benliğimi ele geçirmişti. Neyse ki, hep yakındığım zaman çabuk geçiyor ve tükendi gün yine, eğer şansım varsa sevgili uyku sabah salarken beni, yanında alı koyar o suratsızı .  

5 Mart 2012 Pazartesi

peki bunu yazan hangimiz?

Karşılıklı duran iki ayna  beni çoğaltmış sanki. Hepsi farklı   ama  hepsi aynı gibi. Biri çekiyor hepsini para diyor, biri çok geç kaldım ben ne olacağım. Denize sahillere doğru çekiyor bir tanesi. En dıştaki kalem kağıt elinde yazabilmek için kaçmaya çalışıyor, yanında başka bir ben, sesi açmış sonuna kadar müzik dinliyor, hepsi çekiyor bir tarafa kimse gidemiyor. Dönüp birbirimize  bakıyoruz, hepimiz aynı beni tutmuşuz ve ben olduğum yerde duruyorum. Aklımda hep aynı kişi, ne gidebiliyorum, ne kaçabiliyorum,  dalmışım uzaklara, ayaklarımı sürüyor, yitiyorum...